Çok uzaktan bakmak gerek bu şehire, tıpkı denizin ortasından olduğu gibi. Kıyıdan ırak, kimse farkında değilken izlemek lazım İstanbul’u. Işıkların akışına bırakmak kendini ve hayret etmek; zaman aslında ne hızlı akıyor ve ıramadan idrak edebilmek bunu ne güç… Zirifi bir asfalt gibi deniz, kıpırdanıyor. Üstündekinden kat kat fazla yük saklıyor içinde kimsenin eremediği. Kıyıya yanaştıkça kalkıyor mahreminin perdesi, inceliyor, cesaret vermeye başlıyor adeta yalandan bir gülümsemeyle. Sahile sobe yapıp yapıp kaçarken cilvesine kapılmamak namümkün; duyan, gören herkesi çekiyor yamacına. Aşk gibi cilveli, bir o kadar da hileli, açıldıkça kıyıdan, geri dönmek daha güç.
Aşıksan, denizin tam ortasında kalmışsın demektir, sandalsız, can yeleksiz. Hele ki kıyıyı artık göremiyorsan, aşkın şefkatli elleri çoktan dolanmış demektir boynuna.